Website Banner | sedanarinc.com

Psikanalizde Semptom Nedir?


25

Ara 2023

Psikanalitik Psikoterapi

Psikanalizde Semptom Nedir?

Karşılaştığınız bu metinde psikanalizde semptomun ne olduğundan ve dolayısıyla onunla aldığımız keyiften bahsediyor olacağım. Türkçe’de karşılığını keyif olarak bulabiliyoruz ancak burada yazacağım kavramın kendisi Jouissance. Semptomdan bahsederken elbette Sigmund Freud ve Jacques Lacan’a dönerek bir şeyler yazmayı planladım. Onlara dönmemin nedeni semptomu bildiğimiz, öğrendiğimiz yerden farklı bir okumaya imkan sunmalarıdır. Metne Lacan’ın bir cümlesiyle başlamanın yerinde olacağını düşünüyorum: “Semptom, bilinçdışı onu belirlediğinden ötürü, sadece, her bir öznenin bilinçdışından keyif aldığı yol olarak tanımlanabilir." Peki nedir bu keyif meselesi? Her öznenin, bilinçdışından kendine özgü keyif alma şekli onun semptomudur. Aslında burada bahsettiğim şey: Semptomumuzla keyif alırız. Acı veren bir deneyimden nasıl keyif alınabilir? Romantik ilişkide yaşanan meseleler, iş yerinde olan problemler, kaygılandıran şeyler nasıl keyif verebilir? Bu noktada Freud’dan bir alıntı yapıyorum: “Belirtilerinden çok fazla acı çeken ve etrafındakilerin acısını paylaşmasına neden olan ve bu belirtilerden kurtulmak için zaman, para, çaba ve öz-denetimle ilgili pek çok özveriyi üstlenmeye hazır olan hasta – aynı hastanın hastalığının yararına kendisine yardım etmekte olan kişiye karşı bir mücadele başlattığına inanmak zorundayız. Dayanılmaz bir diş ağrısıyla dişçiye giden bir adam yine de hasta dişe bir pensle yaklaştığında dişçiyi uzaklaştırmaya çalışacaktır." Dişin hasta olmasına rağmen bırakmamak üzere olan mücadele. Bunun örneklerini bir çok kez deneyimlemiş olabiliriz. Bir insanın aldatılmasına ve bundan şikayet etmesine rağmen o ilişkide kalması, kendisinin hasta olduğunu düşünmesine rağmen doktor korkusu gerekçesiyle hastaneye gitmeyen bir kişi, 'hayır diyemiyorum’ diye şikayet eden birisinin 'hayır’ diyemeyeceği insanlarla arkadaş olması ve bunun gibi bir çok örnek. Burada semptomun bırakılması veya ortadan kaldırılmasına yönelik bir eylem gerçekleşmesi gerektiğini söylemiyorum, tekrar edilen bir şeyin var olduğunu söylemeye çalışıyorum. Freud yalnızca semptomu yok ederek iyileşmenin olmadığını farketmişti. Ona göre bir semptom artık görünmezse, özne bir başkasını yaratır. Tabii, bir şeye semptom diyebilmek için onun orada olduğunu bilmek gerekir. Bir şeyin rahatsızlık vermesi için en başından orada olmadığının anlaşılması gerekir. Freud’a göre bir şey, bir kişi için semptom değilse semptom yoktur. Bir arkadaş ortamında bir kişi diğerinin semptomunu kolayca fark edebilir ama kendisinin semptomunu tanımıyor olabilir. Semptomun var olması için “Neden hep benim başıma geliyor?" sorusundan ziyade “Ben neden bunu yapıyorum?" sorusunun sorulması mühimdir. Lacan’ın söylediği üzere; özne her zaman sorumludur. Psikanalizde semptom bir sorundan ziyade bir çözümdür. Her öznenin semptomu vardır. Semptom sürekli orada değilse bile onun niteliğini belirten tekrarlama ve geri gelmedir. Bir analiz semptomla başlar ve yine semptomla biter: Semptomun dönüşümüyle. Semptom bir mesaj gibi çözülebilir ancak onun anahtarı gizlice doyurulmuş olan bir dürtüdür. O bir doyum alma biçimidir, bir jouissance biçimidir. Freud nevrotik yapıda olan insanlar için şöyle söylüyor: “Bu insanlar gerçeklik kendilerini cinsel isteklerini doyurmaktan alıkoyduğunda şu ya da bu biçimde bir engellenme nedeniyle hastalanırlar. Yalnızca böylelikle belirtiler yaşamda eksik kalmış doyumlar için yerine-geçen olarak doğru biçimde görülebilir."

Özetle; özne semptomun sorumluluğunu alarak kendi payına düşeni sorguladığı noktada onu yok etmez ancak dönüştürebilir. Bir teşhircinin tiyatro oyuncusu olduğu gibi. Semptomla ilgili anonim bir şiirle bitiyorum:

benim başıma geliyordu

her şey..

bu işin içinde

parmağımın ne işi var?

benim yaşayan,

benim düşünen,

ve elbette

benim dert eden..

Öteki suçlu,

ben değil.

atıyorsam kendimi bataklığa

benim ne payım var?

çek çıkar işte

ne duruyorsun!

...

sen de haklısın

benim ne işim var bataklıkta?

Referanslar:

Dylan Evans, Lacancı Psikanalize Giriş Sözlüğü (1995)
Sigmund Freud, Ruh Çözümlemesine Giriş Konferansları (1915,1917)
Simgesel Psikanaliz Dergisi, Sayı:1 (2017)